30 Mayıs 2009 Cumartesi

Özledim Seni.

Gözlerim dolu dolu oluyor
Sen buradan çekip giderken
İçimde bir özlem uyanıyor
Ellerim kuru kuru duruyor
Resimini alıp bakarken
Özledim özledim Seni ben

Bırakıp da gittin gideli
Dudaklarım bomboş şimdi
Giderken hiç düşünmedin mi
Yalnızlık tak etti canıma
Ağlarken duyduklarıma
Özledim özledim Seni ben

Şarkılar hep bizi soruyor
Oturduğumuz kafelerde
İçimde fırtınalar kopuyor
Ellerim kuru kuru duruyor
Resmini alıp bakarken
Özledim özledim seni ben

Özlem.

hani böle boşluk olurduya senın yanına gelirdim,boşluğu doldururdun
artık bütün günler boş, ama senın yanına gelemiyorum.
E.A.K

acı.

Gönül yareler içinde yürüyor hüzünler şehrine
gönül uslansa bi çare ama kosuyr hasretler peşinde.

20 Mayıs 2009 Çarşamba

1


Bir bana vurulmuş ol
Bir bana vurul .

15 Mayıs 2009 Cuma

Heryerde aşk var ama gören yok
Herkesin derdi çok hayrola.

14 Mayıs 2009 Perşembe


Olmadı ki şöyle bi ayakkabımız giyelim. :)

11 Mayıs 2009 Pazartesi

Teninle Konuşmak


Parmak uçlarım tanımak istiyor seni

Dokunmak istiyor çocuklar gibi

Önümde uzayıp aksın bir su gibi

Merak ettiğim gövden

Ateşte çaydanlık, camda yağmur

Bahçede ıhlamur

Masamda incir rakısı, yatağımda ten kokusu

Teninle tanışmanın zamanı

Teninle konuşmanın zamanı

Senin tenin sıcak

Benim içimde bir kedi

Yumdu gözlerini "işte aşk" dedi .

28 Nisan 2009 Salı

Buyurun dostlar buyurun .

Bir sofra kurulmuş Halil İbrahim adına
Ortada bir tencere boş mu dolu mu bilen yok!

21 Nisan 2009 Salı

Bodrum Sarkısı





  • Bodrum'a gidemez oldum,Yıldızlar şahidim,Yıldızlar uzak anlatmak zor.

7 Nisan 2009 Salı


heyecanı anlatan bi müzik istyorum.

6 Nisan 2009 Pazartesi


Biraz önce yazdıklarımın hepsini sildim!

12 Ocak 2009 Pazartesi

Sen Benim Sarhoşluğumsun


Sen benim sarhoşluğumsun

Ne ayıldım

Ne ayılabilirim

Ne ayılmak isterim

Başım ağır

Dizlerim parçalanmış

Üstüm başım çamur içinde

Yanıp sönen ışığa düşe kalka giderim.


Nazım Hikmet.

9 Ocak 2009 Cuma

Reklamcı kimdir ?


1. Yarışmalar da ödül kazanan birisi.

2. Müşterilerinin satışlarını arttırmaya çalışan bir uzman.

3. Çok şık giyinen birisi.

4. Motosiklete binen at kuyruklu bir adam.

5. Yaratıcı fikirler üreten bir danışman.

6. Strateji kurabilen bir iletişimci.

7. Barların aranılan müdavimi.

8. Pahalı mobilyalar ve resimleri seven birisi.

9. Puro içen bir adam.

10. Pazarı ve tüketiciyi tanımak için sürekli çaba sağlayan bir öğrenci.

11. Yaşadığı ülkenin diline aşık bir emekçi.

12. Eski bir şair.

13. Aslında film yönetmeni olmak isteyen bir genç.

14. Bu işten para kazanabiliceğini anlamış bir açıkgöz.

15. Yanında çalışanlara ve kendisine işkence etmek isteyen bir sadomazoşist

16. Patronlarla kurduğu ilişkileri paaraya çeviren bir iş adamı.

17. Kalıcı markalar yaratan bir uzman.

18. Sokaktaki adamın nabzını en iyi tutan bir yaratıcı.

19. Sinirli bir insan.

20. Manipülatör.

21. Doğrucu Davut.

22. Masalcı teyze.

23. Siyasetçi.

24. Sihirbaz.

25. Bilge.

26. Tanrı

27. Şeytan.

28. Melek.

29. İnsan.


Evet,reklamcı herşeyden önce 'insan'dır ve insanları anlamak için çalışır.

Fidel Castro'yu kim öldürdü ?


13 Ağustos 1926'da Mayari'de dünyaya geldi. Dönemin Küba halkına göre ekonomik durumu iyi sayılabilecek bir ailenin çocuğuydu. Sahip oldukları şeker kamışı tarlası ile geçimlerini sağlamaktaydılar. İlk öğrenim yıllarını özel katolik okullarında tamamladıktan sonra, 1945 yılında Havana Üniversitesi'ne girdi. Öğretmenlerinin dikkatini, bütün kitapları ezberlemesini sağlayan inanılmaz hafızası ile çekti.


Üniversite eğitimi sırasında hukuk alanına yoğunlaşan Castro, Küba'daki mevcut rejime karşı olan pek çok gruba dahil oldu. Küba hükümetinin bu grupları 1947 yılında dağıtmasının ardından, Castro ve arkadaşları Bogota'da geniş çaplı protestolara katıldılar


1950 yılında okulundan derece ile mezun oluşunun ardından politikanın gücünü keşfetti ve Ortodoks Parti'ye katıldı. Küba Meclisi'nde bir sandalye sahibi olmak için çalışmalara başladı. Ancak bu çalışmaları, Flugencio Batista'nın, Ortodoks'ların yükselişini engellemek için Küba yönetimini ele geçirmesiyle kesintiye uğradı. Batista yönetiminde pek çok politikacı öldürüldü ve çok sayıda insan baskı altında tutulmaya başlandı.


Castro, Küba'nın çeşitli bölgelerinden yaklaşık 200 devrimciye liderlik ederek, Batista yönetimine son vermek isteyen bir gerilla grubu oluşturdu. 26 Temmuz 1953 tarihinde, Castro'nun gerilla grubu, Santiage de Cuba'daki Moncada askeri kışlasına bir saldırı gerçekleştirdi. Saldırı ile birlikte çok sayıda mühimmat ve silah ele geçiren Castro'nun grubundakilerin tamamına yakını, daha sonra hükümet tarafından gönderilen ek kuvvetlerce öldürüldü. Castro yakalanarak onbeş yıl hapis cezasına çarptırıldı.


Bir yıl sonra Batista, Castro'nun da içinde bulunduğu tüm siyasi suçlular için bir af çıkardı. Hapisten çıktıktan sonra da devrimci fikirlerinden vazgeçmeyen Castro, Meksika'ya giderek, hükümeti devirmek için yeni bir gerilla grubu oluşturdu. Bu ülkede, o sıralarda sağlık hizmetleri vermekte olan Che Guevara ile tanıştı. İkili, kurdukları 82 kişilik gerilla grubuna savaş eğitimi vermeye başladı.


2 Aralık 1956 tarihinde, Küba'ya dönen grup, donanma tarafından yok edildi ancak, Castro ve Che kaçmayı başararak dağlarda saklanmaya başladılar. Buradan yönettikleri küçük vur-kaç operasyonları ile propagandalarını yapmayı başardılar ve halkın desteğini kazanmaya başladılar. İki yıl sonra yeterli gücü ve halk desteğini arkalarına almayı başardılar ve 1 Ocak 1959 tarihinde Batista hükümetini devirdiler.


Bu başarıdan sonra Havana'ya hareket eden Castro, kendisini Küba Cumhurbaşkanı ilan etti. Cumhurbaşkanı sıfatıyla yaptığı ilk konuşması sırasında omuzuna konan bir güvercin, çok inançlı olan Küba halkının, onun tanrının bir elçisi olduğuna inanmalarını sağladı. Konuşmasında, hükümetinin halka karşı dürüst olacağını ve yolsuzlukların artık geride kaldığını söyleyen Castro, 1940 Küba Anayasası'nın büyük bir kısmını da oluşturdu. Castro iktidara geldikten sonra, Batista taraftarı partililerin büyük bir kısmı idam edildi.


1959 yılında Castro, Amerika Birleşik Devletleri'ni de kapsayan bir tura çıkarak, ulusları birlik ve beraberliğe özendirmeye çalıştı. Amerika'nın o dönemdeki başkanı Eisenhower görüşmeyi reddetse de, başkan yardımıcısı Nixon Castro'yu kabul etti. Ancak daha sonra Nixon Castro'yu, çökertilmesi gereken komünist bir diktatör olarak niteledi. Daha sonra Birleşmiş Milletler Genel Konseyi'nde konuşmak için tekrar Amerika'ya giden Castro, konsey tarafından da hoş karşılanmadı.


Castro Küba'ya döndü ve %70'i yabancıların ellerinde olan ülke topraklarını halka geri kazandırmak için sosyalist bir ekonomi oluşturma çalışmalarına başladı. Bütün Amerikan işletmelerinin kamulaştırılması emrini verdi ve bu ülkeyle olan bağlarını kopardı. Bunun üzerine 31 Ocak 1961 tarihinde, Amerika Birleşik Devletleri, Küba'ya karşı ticari ambargo uygulaması başlattı. Küba'daki işletmelerinin kamulaştırılması ile Amerika, bir milyar dolardan daha fazla bir kayıpla karşı karşıya geldi.


Castro, kendi ülkesindeki devrimi gerçekleştirdikten sonra, dünyanın diğer bölgelerindeki devrimcilere de destek olmaya çalıştı. Küba devrimi gerçekleştikten sonra ülkeden ayrılıp Bolivya'ya giden Che'ye, amacını gerçekleştirmesi için destek verdi. Che'nin 1967 yılındaki ölümünden sonra da, henüz yönetim konusunda istikrarı yakalayamamış pek çok Latin Amerika ülkesine de, komünist devrimi gerçekleştirmeleri için askeri destek yolladı.


Küba'nın komünist devrimden sonra hiçbir şekilde iyileşemeyen ekonomisi, Sovyetler Birliği'nin, dağıldıktan sonra göndermeye devam edemediği ekonomik desteğin de bitmesiyle daha da kötü bir hal aldı.

Günümüzde ciddi sağlık sorunları yaşayan Castro, ölümünden sonra da Küba'nın komünist düzenle yönetilmesini istemektedir.